SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

HUDUD BAHSİ

<< 1709 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

41 - (1709) حدثنا يحيى بن يحيى التميمي وأبو بكر بن أبي شيبة وعمرو الناقد وإسحاق بن إبراهيم وابن نمير. كلهم عن ابن عيينة (واللفظ لعمرو) قال: حدثنا سفيان بن عيينة عن الزهري، عن أبي إدريس، عن عبادة بن الصامت. قال: كنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم في مجلس. فقال (تبايعوني على أن لا تشركوا بالله شيئا، ولا  تزنوا، ولا  تسرقوا، ولا  تقتلوا النفس التي حرم الله إلا بالحق. فمن وفى منكم فأجره على الله. ومن أصاب شيئا من ذلك فعوقب به، فهو كفارة له. ومن أصاب شيئا من ذلك فستره الله عليه، فأمره إلى الله. إن شاء عفا عنه وإن شاء عذبه).

 

{41}

Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî ile Ebû Bekir b. Ebî Şeybe, Amru'n-Nâkıd, İshâk b. İbrahim ve İbni Numeyr hep birden İbni Uyeyne'den rivayet ettiler. Lâfız Amr'ındır. (Dediki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Zührî'den, o da Ebû İdrîs'den, o da Ubâde b. Sâmit'den naklen rivayet etti. Ubâde şöyle demiş:

 

Bir mecliste Resulullah (SalIallahu Aleyhi ve Sellem)'le beraberdik. Şöyle buyurdular:

 

«Allah'a hiç bîr şeyi şerik koşmayacağınıza, zina yapmayacağınıza hırsızlık ehniyeceğinize, Allah'ın haram kıldığı nefsi haksız yere öldürtmyeceğinize dair bana bey'at ediyorsunuz. İmdi siz’den her kim sözünde durursa onun ecri Allah'a aiddir. Kim bunlardan birini yapar da o sebeple cezalanırsa bu da onun için keffârettir. Ve kim bunlardan bir şey yapar da Allah onu ört bas ederse onun işi de Allah'a kalmıştır. Dilerse kendisini affeder; dilerse azâb eyler!»

 

 

42 - (1709) حدثنا عبد بن حميد. أخبرنا عبدالرزاق. أخبرنا معمر عن الزهري، بهذا الإسناد. وزاد في الحديث: فتلا علينا آية النساء: أن لا يشركن بالله شيئا الآية [60 /الممتحنة /12].

 

{42}

Bize Abd b. Humeyd rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrazzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer, Zührî'den bu isnâdla haber verdi. O bu hadiste şunu da ziyade etti:

 

«Arkacığından bize kadınlar ayetini okudu: Mü'min kadınlar Allah'a hiç bir şeyi şerik koşmayacaklarına dâir sana bey'at'a gelirlerse...» [Mümtehine 12]

 

 

43 - (1709) وحدثني إسماعيل بن سالم. أخبرنا هشيم. أخبرنا خالد عن أبي قلابة، عن أبي الأشعث الصنعاني، عن عبادة بن الصامت. قال: أخذ علينا رسول الله صلى الله عليه وسلم كما أخذ على النساء: أن لا نشرك بالله شيئا، ولا  نسرق، ولا  نزني، ولا  نقتل أولادنا، ولا  يعضه بعضا بعضا. (فمن وفى منكم فأجره على الله. ومن أتى منكم حدا فأقيم عليه فهو كفارته. ومن ستره الله عليه فأمره إلى الله. إن شاء عذبه، وإن شاء غفر له).

 

{43}

Bana İsmail b. Salim de rivayet etti. (Dediki): Bize Hüşeym haber verdi. (Dediki): Bize Hâlid, Ebû Kilâbe'den, o da Ebû'l-Eş'as Es-San'ânî'den, o da Ubâde b. Sâmit'den naklen haber verdi. Şöyle demiş:

 

Bizden Resûlullah (SalIallahu Aleyhi ve Sellem) kadınlardan aldığı gibi: Allah'a hiç bir şeyi şerik koşmayacağınıza, çalmıyacağınıza, zina etmiyeceğinize, çocuklarınızı öldürmeyeceğinize, birbirimize bühtanda bulunmıyacağımiza dair söz aldı. Ve:

 

«Sizden her kim sözünde durursa onun ecri Allah'a âiddir. Her kim haddi mucip bîr şey yapar da kendisine hadd vurulursa bu onun keffâretidir. Kimi Allah örtbas ederse onun işi de Allah'a kalmıştır. Dilerse kendisini azâb eder; dilerse mağfiret eyler.» buyurdu.

 

 

44 - (1709) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا ليث. ح وحدثنا محمد بن رمح. أخبرنا الليث عن يزيد بن أبي حبيب، عن أبي الخير، عن الصنابجي، عن عبادة بن الصامت؛ أنه قال:

 إني لمن النقباء الذين بايعوا رسول الله صلى الله عليه وسلم. وقال: بايعناه على أن لا نشرك بالله شيئا، ولا  نزني، ولا  نسرق، ولا  نقتل النفس التي حرم الله إلا بالحق، ولا  ننتهب، ولا  نعصي. فالجنة، إن فعلنا ذلك. فإن غشينا من ذلك شيئا، كان قضاء ذلك إلى الله.

وقال ابن رمح: كان قضاؤه إلى الله.

 

{44}

Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Leys rivayet etti. H.

Bize Muhammed b. Rumh da rivayet etti. (Dediki): Bize Leys, Yezîd b. Eb! Habîb'den, o da Ebûl-Hayr'dan, o da Sunâbihî'den, o da Ubâde b. Sâmit'den naklen onun şöyle dediğini haber verdi:

 

Ben Resulullah (SalIallahu Aleyhi ve Sellem)'e bey'at eden nakîblerdenim! Ona: Allah'a hiç bir şeyi şerik koşmayacağımıza, zina etmiyeceğimize, çalmayacağımıza, Allah'ın haram kıldığı nefsi haksız yere öîdürmiyeceğimize, yağmacılık yapmayacağımıza ve isyan etmlyeceğimize (dair) bey'at ettik. Bunu yaparsak cennet!.. Bunlardan birinde bozuk çalarsak onun hükmü Allah kalmıştır.

 

İbni Rumh: «Onun hükmü Allah'a kalır.» dedi.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhâri «İmân» bahsinin beş yerinde «Megâzî», «Ahkâm», «Vufûdü'l-Ensâr» ve «Hudûd» bahislerinde tahrîc ettiği gibi, Tirmizî ile Nesâî dahî rivayet etmişlerdir.

 

Bey'at ve mubâyea: Muâhade yapmak demektir. Bu kelimeler alışveriş» mânâsına gelen «bey'at»dan alınmıştır. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Seltem)'in bey'at edenlere sevâb va'dinde bulunması, onların da itaat edeceklerine söz vermeleri ahşverişe benzetilerek aralarındaki sözleşmeye bu isim verilmiştir.

 

Nakib: Bir kavmin önderi, kefili mânâsına gelir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Seltem) Akabe denilen yerde kendisine bey'at eden cemaatin her ferdini kendi kavim ve kabilesine nakîb ta'yûı etmişti. Bu zevat on iki kişi olup hepsi Ensârdandılar. Hz. Ubâde de onlardan biri idi. Vazifeleri, kavimlerini İslâm'a da'vet ve şartlarını onlara öğretmekti.

 

Ubâde (Radiyallahu anh) birinci ve ikinci Akabe bey'atlannda ve Bey'atü'r-Ridvân *da, Bedir, Uhud gazalarında bulunmuş; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Seltem) ile bütün muharebelere iştirak etmiş bir sahâbi-i celîldir. Filistin'e ilk defa kadı tayîn edilen odur. 34 tarihinde orada vefat etmiştir. Kabri Kudüs'tedir. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Seltem)'den 181 hadîs rivayet etmiştir.

 

Hadîsin birinci rivayetinde:

 

«Kim bunlardan birini yapar da o sebeple cezalanırsa bu da onun için keffârettir.» buyuruluyor. İşaret buyurulan yasakların başında şirk zikredilmiştir. Acaba şirkten dolayı verilen ceza —ki ölümdür— sahibine keffâret olacak mıdır? Bu sualin cevabını Nevevî'den dinleyelim. Nevevî şöyle diyor:

 

«Bu hadîs âmm-i mahsustur. Tahsisin yeri de: «Kim bunlardan birini yapar da... ilâ ahir, cümlesidir. Bu cümleden murâd: Şirkten başkasıdır. Yoksa şirk affedilecek değildir ki, ona verilecek ceza sahibine keffâret olsun!» Evet! Şirkin affedilmiyeceği

 

«Şüphesiz ki Allah, kendisine şirk koşulmasını affetmez !» [Nisa 116] âyet-i kerîmesi ile bildirilmiştir. Binâenaleyh mürteddin öldürülmesi asla ona keffâret olamaz.

 

Allâme Aynî bu hadîsin icma'la tahsis edilmiş olabileceğini de söylüyor. Yahut ona göre hadîsteki ismi işaret şirkten geri kalan günahlara râci'dir.

 

 Bu sayfanın devamı Emaret bahsinde geçiyor, o sayfa için buraya tıklayın